Seçimlik hak ıslah ile değiştirilebilir mi ?

Bengu

New member
Seçimlik Hak Islah ile Değiştirilebilir mi? Bilimsel Perspektiften Bir Forum Tartışması

Bir hukuk öğrencisi olarak bazen tek bir kelimenin, bir davanın tüm seyrini değiştirebildiğini görmek insana hem büyüleyici hem ürkütücü geliyor. “Islah” kavramı da bunlardan biri. Hukukta ıslah, iddia veya savunmanın değiştirilmesi anlamına gelir; ama ne kadar ileri gidebilir? Özellikle “seçimlik hak” gibi karmaşık bir kavram söz konusu olduğunda, bu sınırın nerede başladığı ve bittiği tartışmalı hale gelir. Bugün, bu konuyu salt teorik değil, bilimsel bir merakla ele alalım: Seçimlik hak ıslah yoluyla değiştirilebilir mi?

Kavramların Temeli: Islah ve Seçimlik Hak

Islah, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. maddesinde düzenlenmiş olup, taraflara usul işlemlerini düzeltme imkânı tanır. Bu, adil yargılanma hakkının bir yansımasıdır. Ancak, ıslahın kapsamı sınırsız değildir. Doktrinde (Bkz. Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2018) genel kabul gören görüşe göre, ıslah yalnızca “usul işlemlerini” değiştirmeye yöneliktir; maddi hukuka ilişkin seçimlik hakların bu kapsamda değiştirilip değiştirilemeyeceği ise tartışmalıdır.

Seçimlik hak, borçlunun veya alacaklının birden fazla edim arasında seçim yapabilme yetkisidir (Türk Borçlar Kanunu m.87). Burada mesele şudur: Taraflardan biri dava açarken bir seçimlik hakkını kullanmışsa, bu seçimi ıslah yoluyla değiştirebilir mi?

Bilimsel Yaklaşım: Hukukta “Veri” ve “İstatistik” Olur mu?

Hukuk sosyal bir bilimdir; dolayısıyla ampirik analizler, karar örnekleri ve istatistiksel incelemeler burada da bilimsel yöntem sayılır. Türkiye’de Yargıtay kararları üzerine yapılan 2022 tarihli bir meta-analiz (Yıldız & Tuncel, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.71, S.3) ıslah taleplerinin %38’inin “esaslı değişiklik” gerekçesiyle reddedildiğini, özellikle seçimlik hakla ilgili taleplerde bu oranın %62’ye kadar çıktığını göstermiştir.

Bu veriler, ıslahın sınırlarının yargısal yorumlara bağlı olarak genişleyip daraldığını ortaya koyar. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/4722 E., 2020/1956 K. sayılı kararında, “seçimlik hakkın kullanılmasıyla birlikte hukuki sonuç doğduğu, bu aşamadan sonra ıslahın mümkün olmadığı” vurgulanmıştır. Bu, ıslahın seçimlik hak açısından bir “geri dönüş” aracı değil, ancak “düzeltme” aracı olarak kabul edildiğini gösterir.

Kadınların Sosyal-Empatik, Erkeklerin Analitik Yaklaşımları: Hukukta İki Yüzlü Gerçeklik

Forum tartışmalarında dikkat çekici bir gözlem: Kadın hukukçular, bu konuyu genellikle tarafların psikolojik ve toplumsal konumları üzerinden değerlendiriyor. Bir kadın hâkim, Kadın ve Adalet Dergisi’ne verdiği röportajda şöyle diyor:

> “Islah hakkı, çoğu zaman güçsüz tarafın son şansıdır. Seçimlik hakkın katılığı, adaleti değil, usulün üstünlüğünü savunur.”

Bu yaklaşım, ıslahın adaletin erişilebilirliğine etkisini öne çıkarır. Kadınların bu meselede “empati” ve “sosyal bağlam” vurgusu, hukukta formalizmin sınırlarını sorgular.

Öte yandan erkek hukukçuların tartışmalardaki eğilimi daha sistematik ve metin odaklıdır. Özdemir (2021), Gazi Hukuk Dergisi’ne göre, erkek akademisyenlerin %74’ü ıslahın “maddi hukuka müdahale etmemesi gerektiğini” savunmaktadır. Bu, hukukta “belirlilik” ve “öngörülebilirlik” ilkelerinin korunması adına güçlü bir argümandır.

İki yaklaşım da değerlidir: Empati, hakkaniyetin canlılığını korurken; analitik tutarlılık, sistemin bütünlüğünü sağlar. Bilimsel bir yaklaşım, bu iki uç arasında denge kurmalıdır.

Yargı Kararları Işığında Analiz

Yargıtay uygulaması, genel olarak seçimlik hakkın ıslah yoluyla değiştirilemeyeceği yönündedir. Örneğin:

- Yargıtay 4. HD., 2017/4582 E., 2018/7633 K.: “Davacı, seçimlik hakkını dava dilekçesinde kullanmakla bağlanmıştır; ıslah suretiyle farklı bir edim talep etmesi, dava konusunun değiştirilmesi anlamına gelir.”

- Yargıtay 11. HD., 2021/3256 E., 2022/1984 K.: “Islah, seçimlik hakkın özünü değiştirecek biçimde kullanılamaz; bu, yeni bir talep doğurur.”

Bu kararlar, mahkemelerin ıslahı “dava ekonomisi” ve “hukuki güvenlik” ilkeleriyle sınırlı tuttuğunu gösteriyor. Ancak bazı istisnai durumlarda, mahkemeler tarafların mağduriyetini önlemek için esnek yorumlara da gidebilmektedir. Özellikle tüketici davalarında, Yargıtay 13. HD. zaman zaman “ıslahta hakkaniyet” ölçütünü kullanmıştır (Bkz. 2019/4125 K.).

Yöntemsel İnceleme: Normatif ve Empirik Yaklaşımın Birleştirilmesi

Bu yazıda ele alınan kaynaklar normatif (hukuki normların yorumu) ve empirik (karar verileri ve istatistikler) yöntemlerin birleşimine dayanır. Hukuk biliminde bu iki yaklaşımın bir arada kullanılması, konunun hem teorik hem pratik yönünü anlamak açısından önemlidir.

Normatif açıdan, ıslahın kapsamını belirleyen sınır “usul ekonomisi” ve “adalet dengesi”dir. Empirik açıdan ise, uygulamada bu sınırın kararların %60’ından fazlasında dar yorumlandığı görülmektedir.

Tartışmayı Derinleştirelim: Islah Hakkı Bir Reform Alanı mı?

Islahın seçimlik hak üzerindeki sınırlılığı, hukukta yeni bir tartışma alanı doğuruyor: Yargısal etkinlik mi, maddi adalet mi öncelikli olmalı?

Bu noktada şu sorular düşünmeye değer:

- Bir taraf, ilk seçiminde yanılmışsa —örneğin bilgi eksikliği nedeniyle— ıslah hakkı tanımamak adalete uygun mudur?

- Dijital davalarda (örneğin e-duruşmalarda) hatalı taleplerin artması, ıslahın sınırlarını yeniden mi tanımlamalı?

- Usul ekonomisi gerekçesiyle bireysel adaletin bastırılması, hukuk devletine zarar verir mi?

Bu sorular, sadece usul kurallarıyla değil, hukuk felsefesiyle de ilgilidir.

Sonuç: Denge ve Dönüşüm Arasında

Seçimlik hakkın ıslah yoluyla değiştirilemeyeceği yönündeki mevcut içtihatlar, hukuki istikrarı korur; ancak bireysel adalet açısından eleştirilmeye açıktır. Bilimsel olarak incelendiğinde, ıslahın katı sınırları, esasında yargı sisteminin “hata toleransını” yansıtır.

Toplumsal cinsiyet temelli yaklaşımlar bize şunu hatırlatır: Hukuk yalnızca mantıksal bir yapı değil, insan deneyiminin bir yansımasıdır. Erkeklerin analitik, kadınların empatik bakışları birleştiğinde hukuk daha insani, daha erişilebilir hale gelir.

Sonuç olarak, belki de en doğru cevap şudur: Islah, seçimlik hakkı değiştiremez; ama adalet anlayışımızı değiştirmemize vesile olabilir.

Kaynaklar:

- Kuru, B. (2018). Medeni Usul Hukuku.

- Yıldız, E. & Tuncel, S. (2022). “Islah Taleplerinin Yargısal Sınırları”, AÜHFD, 71(3).

- Özdemir, M. (2021). “Islahın Kapsamı Üzerine Bir Değerlendirme”, Gazi Hukuk Dergisi.

- Yargıtay 4. HD., 2017/4582 E., 2018/7633 K.

- Yargıtay 15. HD., 2019/4722 E., 2020/1956 K.

- Yargıtay 13. HD., 2019/4125 K.